A Tattoo, like ear piercing, was only acceptable in the Western Culture among subculture groups like sailors, prisoners, bikers, and mobsters. |
Kulak pirsingi gibi dövme de batı kültüründe sadece denizciler,mahkumlar,motorcular ve serseriler gibi alt kültür arasında kabul edilirdi. |
Again, like piercing, the homosexual subculture began the tattoo movement to the mainstream. |
Dövme, pirsing gibi homoseksüel alt kültür tarafından yaygın hale getirildi. |
According to "The Progression of the Tattoo," tattoos are now considered a "unique decoration" in the world of body art because they stay with the person forever. |
The Progression of the Tattoo'ya göre dövmeler kişi ile birlikte sonsuza kadar kaldığından dolayı vücut sanatları dünyasında özgün bir dekorasyon olarak düşünülüyor. |
Many people find this idea appealing, and seek to tattoo on themselves an idea or message that will never leave them. |
Çoğu insan bu fikri olumlu buluyor ve dövme yaptırmak için kendilerini asla terk etmeyecek bir fikir veya mesaj arıyor. |
This idea also follows the idea that because body art is more popular in the mainstream culture of Generation X, it can be seen as a divergence from the culture of the previous generation. |
Bu fikir, vücut sanatı X jenerasyonunun egemen kültüründe daha çok popüler olduğu için bu fikri takip ediyor. Daha önceki jenerasyonun kültüründen bir ayrılık olarak görülebilir. |
In this sense, tattooing, like body piercing, can be seen as liberation from the mainstream culture. |
Bu açıdan bakılınca dövme yaptırmak, vücut pirsingi taktırmak egemen kültürden kurtuluş olarak görülebilir. |
Tattoos can also be considered a sign of conformity. |
Dövmeler aynı zamanda bir uygunluk işareti olarak da düşünülebilir. |
At the beginning of the recent tattooing revolution (about twenty years ago) getting a tattoo was a clear sign of deviation. |
Son dövme yapma devriminin başlangıcında ( Yaklaşık 20 yıl önce) dövme yaptırmak açık bir şekilde sapmanın göstergesiydi. |
Today, however, tattoos have made their way into the popular culture of the nation: advertisements even have begun to use tattoos in their marketing to appeal to a younger buying demographic. |
Ancak günümüzde dövmeler ülkenin popüler kültüründeki bir çok öge ile yapılmaktadır. |
So while before, tattooing was really a sign of the "other," today, it can be argued that wearing a tattoo is only a more permanent way to conform. |
Daha önce dövme yaptırmak "Diğerlerinin" bir işareti iken, günümüzde bir dövme taşımanın rahat etmek için daha kalıcı bir yol olduğu iddia edilebilir. |