A lecture (from the French 'lecture', meaning 'reading' [process]) is an oral presentation intended to present information or teach people about a particular subject, for example by a university or college teacher. |
"Lecture (Fransızca 'lecture' kelimesinden, 'okuma' [süreci] anlamına gelir), belirli bir konuda bilgi sunmayı veya bir üniversite veya kolej öğreticisi tarafından yapılan bir sunumla insanlara öğretmeyi amaçlayan sözlü bir sunumdur." |
Lectures are used to convey critical information, history, background, theories, and equations. |
Dersler, kritik bilgileri, tarihi, arka planı, teorileri ve denklemleri aktarmak için kullanılır. |
A politician's speech, a minister's sermon, or even a businessman's sales presentation may be similar in form to a lecture. |
Bir politikacının konuşması, bir papazın vaazı, hatta bir iş insanının satış sunumu, yapıları itibariyle bir dersle benzerlik gösterebilir. |
Usually the lecturer will stand at the front of the room and recite information relevant to the lecture's content. |
Genellikle ders veren kişi, odanın önünde durur ve dersin içeriğiyle ilgili bilgileri aktarır. |
Though lectures are much criticised as a teaching method, universities have not yet found practical alternative teaching methods for the large majority of their courses. |
Dersler öğretim yöntemi olarak birçok eleştiriye maruz kalsa da, üniversiteler kurslarının büyük çoğunluğu için pratik alternatif öğretim yöntemleri henüz bulamamıştır. |
Critics point out that lecturing is mainly a one-way method of communication that does not involve significant audience participation but relies upon passive learning. |
Eleştirmenler, ders anlatmanın çoğunlukla tek yönlü bir iletişim yöntemi olduğunu ve önemli ölçüde izleyici katılımını gerektirmediğini, pasif öğrenmeye dayandığını belirtirler. |
Therefore, lecturing is often contrasted to active learning. |
Bu nedenle, ders anlatma genellikle etkileşimli öğrenmeyle karşılaştırılır. |
Lectures delivered by talented speakers can be highly stimulating; at the very least, lectures have survived in academia as a quick, cheap, and efficient way of introducing large numbers of students to a particular field of study. |
Yetenekli konuşmacılar tarafından verilen dersler son derece teşvik edici olabilir; en azından, dersler akademide çok sayıda öğrenciye belirli bir çalışma alanını tanıtmanın hızlı, ucuz ve etkili bir yolu olarak varlığını sürdürmüştür. |
Lectures have a significant role outside the classroom, as well. |
Derslerin sınıf dışında da önemli bir rolü vardır. |
Academic and scientific awards routinely include a lecture as part of the honor, and academic conferences often center on "keynote addresses", i.e., lectures. |
Akademik ve bilimsel ödüller genellikle bir onur parçası olarak bir konferansı içerir ve akademik konferanslar sıklıkla "ana konuşmalar" olarak adlandırılan, yani dersleri içeren etkinliklere odaklanır. |
The public lecture has a long history in the sciences and in social movements. |
Halka açık dersler, bilimde ve sosyal hareketlerde uzun bir geçmişe sahiptir. |
Union halls, for instance, historically have hosted numerous free and public lectures on a wide variety of matters. |
Sendikaların salonları, örneğin, tarihsel olarak geniş bir konu yelpazesinde birçok ücretsiz ve halka açık derslere ev sahipliği yapmıştır. |
Similarly, churches, community centers, libraries, museums, and other organizations have hosted lectures in furtherance of their missions or their constituents' interests. |
Benzer şekilde, kiliseler, toplum merkezleri, kütüphaneler, müzeler ve diğer kuruluşlar, misyonlarını veya mensuplarının ilgi alanlarını desteklemek amacıyla derslere ev sahipliği yapmışlardır. |
Lectures represent a continuation of oral tradition in contrast to textual communication in books and other media. |
Dersler, kitaplardaki ve diğer medyalardaki metinsel iletişime karşı sözlü geleneğin devamını temsil ederler. |
Lectures may be considered a type of grey literature. |
Dersler bir tür gri literatür* olarak kabul edilebilir.
*Çevirmenin notu: Gri literatür: Gri literatür terimi, ticari amaçlı basım şirketleri tarafından kontrol edilmeyen, kitap ya da dergilerde yayımlanmamış, basılı ya da elektronik formattaki akademik çalışmaların oluşturduğu literatür olarak tanımlanır. |