O mnie
- Turkey
- Dołączył prawie 7 lat temu
- literature, social science, video games
- Trados Studio 2017, Wordfast Classic
- United States Dollar (USD - $)
- People, anthropology, eclectic, methodologies, Gelişim, religions, happiness, love, methods, friendships, academic, sociology, sosyoloji, learning, farkındalık, akademik, toplum, childhood, Internet, abstract
$0,10 to $0,80/ słowo*
$26 to $35/ godzinę*
my name is Nil and I am 26 years old. I graduated from English Language Teaching department of my university in Summer, 2014. Ever since I came to know myself, I was interested in languages, for me learning a language meant a gate to another culture different to mine and I felt excitement.
*Wymienione stawki to ogólny zakres kwot dla tego tłumacza. Każdy projekt jest inny, a na cenę tłumaczenia wpływają różne czynniki — złożoność tekstu źródłowego, format pliku, ostateczny termin wykonania itd. Aby otrzymać bardziej dokładną wycenę, proszę skontaktować się z tym tłumaczem, podając szczegóły zlecenia. Dla zachowania spójności stawki na TM-Town zawsze podawane są w dolarach amerykańskich (USD). Tłumacz może mieć inną preferowaną walutę.
75
Jednostki tłumaczeniowe
11
Terminy
Główne dziedziny specjalizacji
religion
bible
psychology
children
other
Moje dokumenty
Przykładowe tłumaczenie Literature
Literature Przykładowe tłumaczenie
Tekst źródłowy (English) | Tekst docelowy (Turkish) |
---|---|
Royston shrugged. | Royston omuzlarını silkti. |
"It is supposed to make me a man of vigor, with red corpuscles and a need for cold shower baths. Actually, there is nothing wrong with me. I was simply born to sit and watch while great louts like you run and wrestle and climb and sweat." | "Kırımız kan zerreleri ve soğuk duşa ihtiyaç ile beni kuvvetli bir adam haline getirmesi gerekiyordu. Aslında benim bir problemim yok. Sizin gibi mükemmel magandalar koşar, güreşir, tırmanır ve terlerken ben sadece ve sadece oturmak ve izlemek için doğdum." |
He shifted his gaze to the peak, now a dark silhouette against the ice-clear stars. | Bakışlarını tepeye dikti, şimdi berrak yıldızlara karşın bir karanlık gölgeydi. |
"There, the light shows again." | "İşte, ışık yeniden." |
Slowly the red glow progressed along a cliff face, much higher than it had before. | Yavaş bir şekilde kırmızı hale kayalığın üzerinde göğe yükseldi, daha önce yaptığından çok daha yükseğe. |
For minutes it moved along steadily, then faded. | Bir süreliğine oralarda dolaştı ve dolaştı ve sonra yok oldu. |
"That thing," said Evers suddenly, "was goin' along Fifth Avenue. Spooks don't need a route of ascent, even up Precipice. All of a sudden, the lights of Precipice Peak are gettin' solid. I got a feelin' they'll leave sign." | "O şey,"Evers bir anda söyledi, "Beşinci Cadde yönünde gidiyordu. Spooks'un izleyeceği yol için bir pusulaya ihtiyacı yok, sarp kayalıklarda bile. Bir anda, Uçurum Tepesinin ışıkları belirginleşmeye başladı. Bir işaret bırakacaklar, bundan eminim." |
"Sign?" | "İşaret mi?" |
Royston's voice went up in the darkness. | Royston'un sesi kaanlıkta yankılandı. |
There was the familiar pause, then Royston's satisfied tone: "Ah, yes, traces." | Tanıdık bir sessizliğin ardından Royston'un memnun sesi: "Ah, evet, izler." |
"Right—traces, tracks, spoor. Only mystery about those lights is, we don't know who makes them. But they're gettin' to be a tourist attraction. Maybe that's a lead." | "Evet - izler, işaretler, vahi hayvan izi. O ışıklar ile ilgili tek gizem bizim onları kimin yaptığını bilmiyor olmamız. Ama turist çekecekler buraya. Belki de anlamı budur." |
"How many trips have there been up Precipice this season?" | "Bu sezon kaç kez sarp kayalıkları gezi düzenlendi?" |
Royston queried softly. | Royston yumuşakça sordu. |
Przykładowe tłumaczenie Social Science
Social Science Przykładowe tłumaczenie
Tekst źródłowy (English) | Tekst docelowy (Turkish) |
---|---|
Social science is a major category of academic disciplines, concerned with society and the relationships among individuals within a society. | Sosyal bilimler akademik alanlardan kendine büyük bir yer edinen bir tanesidir, bir toplum ve toplumu oluşturan bireylerin birbirleri ile ilişkisini inceler . |
It in turn has many branches, each of which is considered a "social science". | Her biri bir "sosyal bilim" kabul edilen birçok kolu vardır. |
The social sciences include economics, political science, human geography, demography, psychology, sociology, anthropology, archaeology, jurisprudence, history, and linguistics. | Sosyal bilimler ekonomi, politika bilimi, coğrafya, nüfus bilimi, psikoloji, sosyoloji, antropoloji, arkeoloji, hukuk, tarih ve dil bilimini kapsar. |
The term is also sometimes used to refer specifically to the field of sociology, the original 'science of society', established in the 19th century. | Bu terim ayrıca bazen özellikle 19. yüzyılda kurulan, ilk 'toplum bilimi' olan, sosyoloji alanı için kullanılır. |
A more detailed list of sub-disciplines within the social sciences can be found at Outline of social science. | Sosyal bilimlerin sahip olduğu alt dallara ait daha detaylı bir liste sosyal bilimler taslağında bulunabilinir. |
Positivist social scientists use methods resembling those of the natural sciences as tools for understanding society, and so define science in its stricter modern sense. | Pozitivist yaklaşımı benimseyen sosyal bilimciler toplumu anlayabilmek için doğa bilimlerinin kullandıklarına benzer yöntemler benimserler ve böylece bilimi daha katı ve modern bir çerçevede değerlendirirler. |
Interpretivist social scientists, by contrast, may use social critique or symbolic interpretation rather than constructing empirically falsifiable theories, and thus treat science in its broader sense. | Yorumlayıcı yaklaşımı benimseyen sosyal bilimciler, tam aksine, ampirik olarak yanlışlanabilinen teoriler yaratmak yerine sosyal eleştiri veya sembolik etkileşimcilik yöntemlerini kullanırlar ve bunun sonucunda bilime daha geniş açıdan ele alırlar. |
In modern academic practice, researchers are often eclectic, using multiple methodologies (for instance, by combining the quantitative and qualitative researchs). | Günümüz akademik çalışmalarında, araştırmacılar çeşitli sistem ve kaynakları derleyip birden fazla yöntem kullanırlar (sayısal ve niteleyici araştırmaları birleştirmeyi bir örnek olarak verebiliriz). |
The term social research has also acquired a degree of autonomy as practitioners from various disciplines share in its aims and methods. | Sosyal araştırma terimi ayrıca birçok farklı disiplinlerden araştırmacılar aynı amaçları ve yöntemleri benimsedikleri için bir tür bağımsızlık kazandı. |
Przykładowe tłumaczenie Religion
Religion Przykładowe tłumaczenie
Tekst źródłowy (English) | Tekst docelowy (Turkish) |
---|---|
God is a mystery that is experienced best when enlightened. | Tanrı bir gizemdir en çok aydınlandığımız zaman hissedilen. |
We can only say that it is good to live in God. | Tek söyleyebileceğimiz şey Tanrıda var olmanın güzel bir şey olduğu. |
It is better to be enlightened than not enlightened. | Aydınlanmak cahil olmaktan çok daha iyi. |
Enlightenment is the deeper purpose of life. | Aydınlanmak hayatın derinlerde bulunan anlamı. |
Through enlightenment, we reach the kingdom of God. | Aydınlandığımızda Tanrının krallığına erişiyoruz. |
Enlightenment means inner peace, inner happiness and all-encompassing love for all beings. | Aydınlanmak iç huzur, içimizdeki mutluluk ve bütün varlıklar için sevgi anlamına gelir. |
An enlightened person lives in God. | Aydınlanmış bir insan Tanrının içinde var olur. |
He or she sees God as a kind of light in the world. | O, Tanrıyı bir ışık kaynağı olarak görür dünyada. |
He or she feels God in him or herself and around him or herself. | O, Tanrıyı yanında ve çevresinde hisseder. |
He or she feels God as inner happiness, inner peace and inner strength and is aware that he or she is in a higher truth that can only be described as universal love. | O, Tanrıyı içindeki mutluluk, iç huzur ve içindeki güç olarak hisseder ve farkındadır ki o sadece evrensel sevgi olarak tanımlanabilinen bir yüce gerçeğin ta kendisi. |
In each of the major religions, there are varied definitions of God. | Her bir büyük dinde farklı Tanrı tanımları var. |
In the religions we also find the personal and abstract term of God. | Ayrıca dinlerde Tanrının kişisel ve soyut tanımlarını buluruz. |
Many enlightened mystics think of God as a person and some others as a higher dimension in the cosmos. | Birçok aydınlanmış sufi Tanrıyı bir insan olarak görür ve diğerleri evrende var olan daha yüce bir boyut olarak anlamlandırır. |
In Buddhism and in Hinduism the abstract term of God dominates. | Budizm ve Hinduizmde Tanrının soyut varlığı öne çıkar. |
In Buddhism, the highest principle is called Nirvana and in Hinduism it’s called Brahman. | Budizm'de en yüce prensibe Nirvana (mutluluk) ve Hinduizm'de Brahman denir. |
Jesus referred to God as father. | İsa Tanrıya baba dedi. |
Moses referred to God more in an abstract fashion. | Musa Tanrıyı soyut bir çerçevede değerlendirdi. |
His central definition of God was described with the words “I am.” | En belirgin Tanrı tanımlaması "Benim" sözcüğü ile yapıldı. |
These words refer to God as a happy state of being where one experiences enlightenment. | Bu sözcük bir insanın aydınlanma yaşadığı andaki mutluluğunu Tanrı olarak tanımlar. |
In the words “I am” we find the main way to enlightenment. | "Benim" sözünde aydınlanmaya giden asıl yolu buluyoruz. |
People need to develop a cosmic consciousness, a consciousness of the unity of all things. | İnsanların evrensel bir farkındalık oluşturmaları gerekiyor, her şeyin birliği olan bir farkındalık. |
Thus the ego consciousness is lost. | Böylece benlik algısı kaybolur. |
Then one experiences pure consciousness, is one with everything and can only say: “I am.” | Sonra, bir insan saf farkındalığı tadar, her şeyle birdir ve sadece "Benim" der. |
He or she cannot say “I am so and so.” | O "Ben şuyum ve buyum" diyemez. |
He or she identifies with everything and everyone and is personally nothing and is simply consciousness. | O, her şey ve herkesle birdir, kişisel olarak bir hiçtir ve sadece farkındadır. |
God as a being who can take action helps us along the spiritual way. | Harekete geçen olarak Tanrı ruhsal gezintimizde bize yardım eder. |
All enlightened beings are an incarnation of God. | Her aydınlanmış varlık Tanrının vücut bulma halidir. |
If you connect with God or an enlightened being daily, you will be lead in the light. | Eğer Tanrı ile birsen veya her gün aydınlanmış bir bireysen, ışığa giden yolda bir yönlendirileceksin. |
Przykładowe tłumaczenie Education
Education Przykładowe tłumaczenie
Tekst źródłowy (English) | Tekst docelowy (Turkish) |
---|---|
Technology plays an increasingly significant role in improving access to education for people living in impoverished areas and developing countries. | Teknoloji maddi olanağı kısıtlı bölgelerde ve gelişmekte olan ülkelerde yaşayan insanların eğitime doğru bir adım atabilmeleri için önemli bir rol oynuyor. |
Charities like One Laptop per Child are dedicated to providing infrastructures through which the disadvantaged may access educational materials. | Her Çocuğa Bir Dizüstü Bilgisayar gibi yardım kuruluşları dezavantajlı olanlar eğitim materyallerine ulaşabilsinler diye kendilerini altyapı geliştirmeye adamışlardır. |
The OLPC foundation, a group out of MIT Media Lab and supported by several major corporations, has a stated mission to develop a $100 laptop for delivering educational software. | Her Çocuğa Bir Dizüstü Bilgisayar kuruluşunun, MIT Medya Laboratuvarının yarattığı bir grup ve birçok köklü şirket tarafından destekleniyor, eğitimsel yazılımlar ile birlikte gelen 100 dolarlık bir dizüstü bilgisayar geliştirmek için belirtilmiş bir görevi var. |
The laptops were widely available as of 2008. | 2008 itibariyle dizüstü bilgisayarlar yaygın bir biçimde kullanıma açıklar. |
They are sold at cost or given away based on donations. | Maliyet fiyatına satılıyorlar yada bağış yoluyla sahiplerini buluyorlar. |
In Africa, the New Partnership for Africa's Development (NEPAD) has launched an "e-school program" to provide all 600,000 primary and high schools with computer equipment, learning materials and internet access within 10 years. | Afrika'da, Afrika'nın Gelişimi için Yeni Bir Partnerlik 600.000 ilkokul ve liseye 10 yıl içinde bilgisayar donanımı, eğitim materyalleri ve internet bağlantısı vermek için "e-okul programı" başlattı. |
An International Development Agency project called nabuur.com, started with the support of former American President Bill Clinton, uses the Internet to allow co-operation by individuals on issues of social development. | naburr.com olarak isimlendirilmiş bir Uluslararası Gelişim Ajans projesi, eski Amerika Başkanı Bill Clinton'ın desteği ile, sosyal kalkınma sorunlarında insanların yardımlaşması için inernet bağlantısını kullanıyor. |
India is developing technologies that will bypass land-based telephone and Internet infrastructure to deliver distance learning directly to its students. | Hindistan öğrencilerine doğrudan uzaktan eğitim getirecek, ülkenin her karışında bulunan telefon ağlarını es geçecek teknolojiler ve internet altyapı teknolojileri geliştiryor. |
In 2004, the Indian Space Research Organisation launched EDUSAT, a communications satellite providing access to educational materials that can reach more of the country's population at a greatly reduced cost. | 2004'te, Hint Uzay Araştırma Organizasyonu EDUSAT'ı, daha az maliyetli bir şekilde ülke nüfusunun büyük bir çoğunluğun ulaşabilen eğitsel materyalleri sağlayan bir haberleşme uydusu, uzaya fırlattı. |
Przykładowe tłumaczenie Psychology
Psychology Przykładowe tłumaczenie
Tekst źródłowy (English) | Tekst docelowy (Turkish) |
---|---|
Early childhood is a stage in human development. | Erken çocukluk, insan gelişiminde bir evredir. |
It generally includes toddlerhood and some time afterwards. | Genellikle 2-4 yaş arası çocukluk dönemini ve bu dönemden belirli bir zaman sonrasını kapsar. |
Play age is an unspecific designation approximately within the scope of early childhood. | Oyun çağı yaklaşık olarak erken çocukluk döneminin içerisinde var olan belirsiz bir adlandırmadır. |
Some age-related development periods and examples of defined intervals are: newborn (ages 0–5 weeks); infant (ages 5 weeks – 1 year); toddler (ages 1–3 years); preschooler (ages 3–5 years); school-aged child (ages 5–12 years); adolescent (ages 13–19). | Bazı yaşa bağlı gelişim süreçleri ve belirlenmiş zaman aralıkları aşağıda belirtilmiştir: yeni doğan (0-5 haftalık); bebek (5 haftalık-1 yaş); yürümeye başlayan çocuk (1-3 yaş); okul öncesi (3-5 yaş); okul dönemi (5-15 yaş) ve ergenlik (13-19). |
Infants and toddlers experience life more holistically than any other age group. | bebekler ve yürümeye başlayan çocuklar diğer yaş gruplarıyla karşılaştırıldıklarında hayatı daha bütüncül haliyle yaşarlar. |
Social, emotional, cognitive, language, and physical lessons are not learned separately by very young children. | Sosyal, duygusal, zihinsel, dil ve fiziksel dersler çok küçük çocuklar tarafından ayrı ayrı öğrenilmezler. |
Adults who are most helpful to young children interact in ways that understand that the child is learning from the whole experience, not just that part of the experience to which the adult gives attention. | Küçük çocuklarla etkileşime giren ve onlara en büyük yardımları dokunan yetişkinler çocuğun bu süre zarfında, sadece yetişkinlerle geçirdiği zamandan değil, yapılan her şeyi öğrendiğini anlarlar. |
The most information learned occurs between birth and the age of three, during this time humans develop more quickly and rapidly than they would at any other point in their life. | Bilginin öğrenildiği en verimli çağ doğum ile 3 yaş arasındadır, bu zaman zarfında insanlar yaşamlarının herhangi bir noktasından daha hızlı gelişir. |
Love, affection, encouragement and mental stimulation from the parents or guardians of these young children aid in development. | Bu küçük çocukların ailelerden veya vasilerden gelen sevgi, duygusal yakınlık, cesaretlendirme ve zihinsel uyarılar, onları gelişimlerinde destekler. |
At this time in life, the brain is growing rapidly and it is easier for information to be absorbed; parts of the brain can nearly double in a year. | Hayatın bu evresinde, beyin hızlı bir şekilde gelişir ve bilginin alınması daha kolaydır; beyinin bölgeleri bir yıl içinde iki katı büyüyebilir. |
During this stage, children need vital nutrients and personal interaction for their brain to grow properly. | Bu evrede, beyinlerinin normal bir şekilde büyümesi için çocukların hayati besinlere ve diğer insanlarla etkileşimlere ihtiyaçları vardır. |
Children's brains will expand and become more developed in these early years. | İlk yıllarda çocukların beyinleri daha fazla genişleyecek ve gelişecek. |
Although adults play a huge part in early childhood development, the most important way children develop is interaction with other children. | Erken çocukluk gelişiminde önemli bir rol oynasa da yetişkinler, çocukların gelişimi için en gerekli yol onların başka çocuklarla konuşması ve oynamasıdır. |
Children develop close relationships with the children they spend a large period of time with. | Çocuklar zamanlarının büyük bir kısımları harcadıkları diğer çocuklarla daha yakın arkadaşlıklar geliştirirler. |
Close relationships with peers develop strong social connections that can be transferred later in life, even children at an early age have a preference of whom they want to interact with or form friendships with. | Yaşıtlarla geliştirilen yakın ilişkiler yaşamın sonraki günlerinde var olabilecek güçtü sosyal bağlar yaratırlar, küçük yaşlarında bile çocukların kiminle konuşmak yada kiminle arkadaş olmak istediklerine dair bir tercih etme hakları vardır. |
Howes (1983) research suggested that there are distinctive characteristics of friendships, for infants, toddler and pre-school aged children. | Howes (1983) bebekler, yürümeye yeni başlayan çocuklar ve okul öncesi çocukları için birbirlerinden kesinlikle arılan arkadaşlık formları olduğunu araştırmasında öne çıkardı. |
Moje doświadczenie
Doświadczenie
3 lat(a).
Wykształcenie
- 2014 BA w Middle East Technical University
Członkostwo
- ACE Traductores (Dołączył(a): 1959)
Turkey
niedostępny/a Dzisiaj
November 2024
Sun. | Mon. | Tues. | Wed. | Thurs. | Fri. | Sat. |
---|---|---|---|---|---|---|
27
|
28
|
29
|
30
|
31
|
1
|
2
|
3
|
4
|
5
|
6
|
7
|
8
|
9
|
10
|
11
|
12
|
13
|
14
|
15
|
16
|
17
|
18
|
19
|
20
|
21
|
22
|
23
|
24
|
25
|
26
|
27
|
28
|
29
|
30
|
Ostatnia aktywność
Przetłumaczył(a) 16 jednostek/ki tłumaczeniowych/e
z dziedzin: psychology and children
Para językowa: English - Turkish
Jan 20, 2018
Przesłał(a) 11 terminy/ów
z dziedzin: religion and bible
Para językowa: English - Turkish
Jan 19, 2018
Przetłumaczył(a) 28 jednostek/ki tłumaczeniowych/e
z dziedzin: religion and bible
Para językowa: English - Turkish
Jan 19, 2018
Przetłumaczył(a) 9 jednostek/ki tłumaczeniowych/e
z dziedziny education
Para językowa: English - Turkish
Jan 18, 2018
Przetłumaczył(a) 9 jednostek/ki tłumaczeniowych/e
z dziedzin: sociology, academic and social science
Para językowa: English - Turkish
Jan 18, 2018